Etiket: baba

  • KRAMER KRAMER’E KARŞI

    KRAMER KRAMER’E KARŞI

    Film Çekim Yılı          : 1979

    Yorum : Özcan ATAR

    Bu bir boşanma hikâyesi. Çift8 yıllık evli. Joanna ilgisizlikten, evliliğin sıkıcılığından, bir türlü kendini bulamadığından… gibi sebeplerle ( ki bu TED için anlamsızdır)  bavulunu toparlar ve evi Trek etmek için  Ted’i bekler. Çocuğunu eşini evini terk edecek kendini bulmak için uzaklaşacaktır.

    Ted iş hayatında çok başarılıdır ve terfi atlamıştır mutludur. Eve neşeyle gelir . Karısı Ted’e evi terk etmek üzere olduğunu anlatmak ister fakat işkolik Ted gene işle ilgili hemen telefona sarılır iş konuşmaya başlar o arada Joanna konuşuyor ama Ted onu dinlemiyorken Joanna nihayet sesini duyurur Ted’e: “Ben senden çocuktan evden ayrılıyorum” bir sessizlik şaşkınlık Ted’de. Neden? Ted Joanna’nın elinden bavulunu alır ama nafile Joanna kararlıdır gidecek. Bavulu da bırakır. Bavul dramatik bir bir şekilde Ted’in elinde kalır. Joanna asansöre bindiğinde kapılar kapanırken : “ Seni sevmiyorum…” der ve çocukla Ted’i baş başa bırakır. Etkileyici sahneler elbette. O an Joanna hakkında güzel şeyler düşünemiyorsunuz.

    Bu etkileyici sahneden sonra başarılı oyunculuk sergileyen küçük çocuk Billy (Justin Henry) ile babası sabahları çok zorluk çekerler. İşler Ted için iyice kötüye gider ama işkolik babanın çocuğunu nihayet tanımaya başlar. Ted işinde çok başarılıdır ama ilginçtir ki arabası yoktur her yere taksiyle yetişmeye çalışır. Sabah hengâmesinde baba çocuğunun kaçıncı sınıfa gittiğini bilmediği ortaya çıkar. Evden çocuğundan ve karısından o kadar uzak ki. Karısı Ted’e tam anlamıyla ders vermiş olur. Ama acı ve ağır bir ders verme bu.

    Filmin ilerleyen sahnelerinde anne aniden ortaya çıkar çünkü çocuğundan ayrılamamıştır. Mahkeme yoluyla çocuğun velayetini üstüne almaya çalışır ve alır da. Baba mahkemeye geçerli sebepler sunsa da Joanna babanın iyi niyetle girişip de sakarlığı sonucunda sonucu kötü sonuçlanan durumları mahkemeye daha iyi yansıtır. Fakat Joanna’nın yaptığı duygu istismarıdır. Filmin sonunda ilginçtir filmin başındaki sahne ile zıt benzerlik oluşturulur. Filmin başında anne asansörle aşağı doğru inerken baba yukarıda öylece kalır, son sahnede anne asansöre biner bu defa yukarı çocuğun yanına çıkarken baba aşağıda kalır. Acaba buradan ne anlamak gerek galiba o da seyirciye kalmış.

    Filmde elbette 1979 yılındaki eşyaları giyimleri iletişim araçlarını çalışma ofislerini görüp vay be! diyorsunuz.

  • A Fortunate Man

    A Fortunate Man

    Süre: 162dk

    Tür: Dram

    Yönetmen: Bille August

    Senarist: Bille August

    Yapımı: 2018 – Danimarka

    Oyuncular : Esben Smed, Katrine Greis, Julie Christiansen, Rasmus Bjerg

    Şanslı Per (Lykke-Per) Danimarka edebiyatında şaheser sayılan   Henrik Pontoppidan tarafından 1894-1904 yıllarında sekiz cilt halinde yazılan uzun bir romanın uyarlamasıdır. Bille August tarafından sinemaya uyarlanarak 2018 yılında gösterime girmiş…

    Bu film kült film olabilecek bir film. Görüntüler filmin akışı kıyafetler her şey muhteşem. Danimarka’nın tarihinde din ve aklın çatışmasını harika yansıtmış olan bir film. Hıristiyanlığın eleştirisi mi aklın eleştirisi mi doğrusu seyirciye kalmış gibi. Oğul-baba, Oğul-anne çatışmaları toplum baskısı, toplum hiyerarşisi, torpil gibi pek çok şeyi bulabilirsiniz bu harika filmde. Filmi üç saat sonuna kadar soluksuz izliyorsunuz hem de gözleriniz sanata güzelliğe doyuyor.

    Per’in babası katı bir Hristiyan’dır. Baskıcıdır. Bilime inanmaz. Per bu baskıdan kurtulmak ister ve üniversitede mühendislik okur. Maddi yönden oldukça zayıftır. Aileden de hiçbir konuda destek almaz. Babasının cenazesine gitmez. Per aydın ve zeki bir mühendistir. Aklında ülkeyi ekonomik olarak kurtaracak projeler vardır. Fakat bu projelerin uygulamak için paraya ihtiyaç vardır. Per’de para yoktur. Elinde projeler kapı kapı dolaşır fakat ne mümkün tüm kapıla yüzüne kapanır.

    Bir gün beklenmedik bir şekilde zengin bir burjuva il karşılaşır. Zengin aile ile iletişime geçmek isteyen Per zengin ailenin küçük kızıyla flörtleşir. Fakat Per büyük kız Jkobe Salomon’u(Katrine Greis) görünce onunla birlikte olmak ister çünkü ailenin büyük mirası büyük kıza kalacaktır. Baba Per ile büyük kızın evlenmelerine karşı çıkmaz.

    Per, su ve rüzgar enerjisinden elde eilen enerji ile ülkede büyük ekonomik gelir elde edileceğini devletin bu proje ile zenginleşeceğini öne sürer. Fakat şehrin baş mühendisi bu projeyi alır fakat develete taşımaz ve Per’e projenin işe yaramayacağını söyler. Per bundan dolayıdır ki zengin aileye yanaşır. Proje aile tarafından kabül görür, Per hem projesini bu burjuva aileye kabule ettirir  hem de büyük kızla evlenmeye karar verir. Büyük kız hamiledir. Salomon bu mutluluğu paylaşacakken Per’de bir anda kendi şehrine dönmek arzusu ortaya çıkar ve hem ailesine doğru çekilmeye başlar. Bir zamanlar babasından nefret ediyorken şimdi onun yolundan gitmaya karar verir ve Salomon’u terkeder. Zengin aileyi de terk eder. Per kendi köyünde bir kızla evlenir. Çocukları olur. Ancak filmin ilerleyen saatlerinde Per kendini toplumdan soyutlar. Aslında filmde babanın ahı tuttu izlenmi var.

    Filmde ilginç olan Salomonun çok sağlam duruşu. Per kendisini  hamile bir şekilde terk edince yıkılmaz. Belli zaman içine çekilir evden uzaklaşır ama duygularını değil  aklını kullanır. Per düşüşe geçerken Salomon yükselir. Kendi idealleri doğrultusunda çok başarılı olacak bir okul açar.

    Bir gün Per’in köyüne gelir Salomon ve Per’i görür. Per tek başına her şeyden uzak bir dağda yaşamaktadır. Ancak… filmin sonunu yazmıyorum. Film başlarda bekleneni karşılamıyor ama ilerleyen dakikalarda adeta ekrana çakılıyorsunuz.