Etiket: Bazilika

  • Afrodisias, 24 Mart 2022

    Afrodisias, 24 Mart 2022

        UNESCO Dünya Kalıcı Mirası Listesinde bulunan Aafrodisias, Aydın’ın en gözde tarihi maekanıdır.  “MÖ. 1. yüzyılın sonlarından itibaren sahip olduğu ayrıcalıklar sayesinde refah seviyesi yüksek olan Aphrodisias, bir yandan da sanatsal ve kültürel faaliyetler de gerçekleştirmekteydi. Taş işçiliği, heykeltıraşlık gibi sanatları çok kaliteli mermerler ve yetenekli ustalar sayesinde oldukça ün kazanmıştır. MS. 2. yüzyıla gelindiğinde kentte, imar faaliyetlerinin arttığı, bouleterionun, tapınakların, agoraların, hamamların ve stoaların yapıldığı görülmektedir (Şek. 2). Aynı zamanda, kentte önemli edebi kişilikler de ortaya çıkmıştır. Yazarlar Xenocrates (ilaçlar üzerine bilimsel inceleme yapmıştır) ve Chariton6 , filozoflar Alexander ve Adrastus gibi önemli isimler Aphrodisiaslıdır…..Aphrodisias’ta bulunan yazıtlarda kentin mitolojik kurucusu Apollo ve eşinin ismi, Karia ile geleneksel bağları bulunan Pegasus ve Bellarophon’un isimleri ve Friglerin efsanevi kurucusu Gordios’un ismi geçmektedir.” ()

    Heyhat ki ! Değil dünya, değil Türkiye kendi şehrimizin insanından pek çok kişi Karacasu’daki Adrodisiası bilmiyor. Bilmek için gayret eden de pek az. Afrodisias ve çevresinde keşfedilecek çok eser var ancak Virüs salgınında muhtemelen kazılar durmuş görünüyor.

    APHRODISIAS 2019 ARKEOLOJİK KAZI SEZONU SONUÇ RAPORU’na göre Aphrodisias’taki 2019 yılı çalışmaları Bazilika, Güney Agora ve Tetrapylon Caddesi’nde sürdürülen ve farklı bölümlerden oluşan projelere odaklanmıştır (Res.1-2). Bunların yanı sıra çeşitli koruma, araştırma ve yayın çalışmalarına devam edilmiştir. Araştırma ve kazı ekibi 1 Temmuz – 2 Eylül arasında çalışırken konservasyon ekibi 24 Mayıs – 6 Ekim arası çalışmıştır. Türkiye, İngiltere ve ABD’den hem uzman hem öğrenci olmak üzere toplam 76 arkeolog, mimar, konservatör, epigraf, fotoğrafçı ve nümizmat çalışmalara katılmıştır. 2019 sezonunda 65 kazı işçisi, 24 konservasyon işçisi olmak üzere 89 yerel işçi işe alınmıştır. Bakanlık temsilciliği görevini Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nden Melek Yıldızturan ve aynı müzeden Mehmet Sevim üstlenmiştir.

    Milliyet Gazetesinin 22.10.2018 haberine göre Aydın’ın Karacasu ilçesindeki Afrodisias Antik Kenti’ni ziyaret eden Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger ve AB’ye üye 22 ülkenin büyükelçisi, UNESCO Dünya Kalıcı Mirası Listesi’nde bulunan antik kente hayran kalır. Hayran kalınacak bir kenttir Afrodisias.

    Hürriyet yazarı Erdoğan Gümüş 1.11.2018 tarihli köşe yazısında Afrodisias’ı çok güzel anlatır. Yazı: “Alaçatı ve ardından Ildırı köyündeki kısa seyahatim esnasında öğrenmiştim büyük fotoğraf sanatçısı Ara Güler’in bu dünyadan ayrıldığını. Ölümüyle bizleri üzüntüye boğan Üstat’la ilgili haberlerde, tarihe ışık tutan fotoğraflarının hikayesi anlatılırken, en çok dikkati çeken, bir görev esnasında Afrodisias Antik Kenti’ni keşfediş hikayesi ön plana çıkıyordu. Ankara’ya dönüş yolunda ben de rotamı, tarihi kalıntılar arasında hâlâ canlılığını koruduğuna inandığım Üstat’ın hatıralarının izlerini aramak ve bastığı yerlerde yürümenin hazzını duymak üzere Afrodisias Antik Kenti’ne çeviriyorum…

    Ara Güler, yaptığı bir röportajda Afrodisias ile tanışmasını şu sözlerle anlatıyor:

    “Devir 1958. Biz basında çalışıyorduk. Benim de görevim nerede açılış varsa oraya gidiyorum Aydın’la Nazilli arasında Kemer Barajı açılıyormuş. Yine Adnan Menderes açıyormuş. Belediyeden bir araba verdiler. Şoför dedi “Ben bir kestirme yol biliyorum, oradan gidelim.” Kestirme yolu tuttu. Tabi biz yolu kaybettik. Sonra gittik köyü bulduk. Baktım bir ışık var. Bir kahve… Kahveye girdik, kahvede masa yok. Sütun başlıklarını koymuşlar masa yapmışlar, üstünde domino oynuyorlar. Tarihin içinde tarihi kullanarak oyun oynayan bir millet. Çok hoşuma gitti.

    Tarih ve bugün içi içe yaşamaktadır. Böyle acayip bir yer hayatımda görmedim. Harabe dediğin harabedir. Ama bu öyle değil, bu bambaşka. Bu, tarih içinde yaşayan bir şehir…
    Baktımki taşların içinden suratlar bana bakıyor. Hemen aklıma röportajın adı geldi; Aphrodisias çığlığı… O taşlar bana bakıyor ve “Beni buradan kurtar!”diye çığlık atıyor.”

    Afrodisias Antik Kenti Aydın’ın Karacasu ilçesi Geyre mahallesinde bulunuyor. Afrodisias, aşkın ve güzelliğin tanrıçası Afrodit’in şehri diye biliniyor. Roma Çağı’nda Afrodit Tapınağı ile ünlenmiş, oldukça gelişmiş bir şehir. Yerleşimi Geç Neolitik Çağ’a kadar uzanıyor. Roma egemenliği döneminde kent, kutsal yöre olarak önem kazanmış ve Aphrodisias ismini almıştır. Burada ilk kazı çalışmaları, 1904 yılında Fransız Gaudin tarafından yapılmıştır. 1960’lı yılların başından itibaren de kazı çalışmaları Prof. Dr. Kenan Tevfik Erim tarafından ölüm tarihi olan 1990 yılına kadar yürütülmüş ve ismi Afrodisias kazıları ile özdeşleşmiştir. Antik kent oldukça geniş bir alana yayılmış olduğundan, değil birkaç saatte dolaşmak, neredeyse bir gününüzü ayırmanız gereken zengin bir koleksiyona sahip. Bu kadar geniş bir alanı ayrıntılarıyla gezilebilir kılmak için yürüyüş yolları ve yönlendirme tabelaları bir hayli kolaylık sağlıyor.

    Antik kentin en dikkat çekici yerlerinin başında; Afrodit Tapınağı, Tetrapylon denilen AfrodisiasTapınağı’nın kutsal alanına girişi sağlayan anıtsal kapı, yaklaşık 7000 kişilik oturma kapasitesine sahip ve iki bölümden oluşan antik tiyatro ve tiyatronun doğusundaki sütunlu meydan Tetrastoon geliyor. Bunların yanı sıra şehrin meydanlarında İon düzenindeki revakları süsleyen tanrı, kahraman, sade vatandaş, köle, asker ve atlet gibi tiplemeleri temsil eden maske ve griland frizleri, dönemin en çok sevilen mimari bezemeleri olarak oldukça ilgi çekici eserler arasında yer alıyor.

    Roma İmparatorluğu’nun Yunanca konuşulan bölgelerinde, Roma İmparatorlarına tanrı olarak tapıldığından, bu amaçla imparatorlara ait kutsal alan olarak yapılmış Sebasteion yapıtı, kamusal alan olarak kullanılan Güney Agora, halka açık en büyük yıkanma tesisi Hadrian Hamamı ve Bouleuterion’u (Meclis Binası) dolaşırken zaman yolculuğuna çıkmış gibi hissedebilirsiniz kendinizi. Dünyanın en önemli antik yapıları arasında gösterilen ören yerinin en iyi korunmuş görkemli yapıtlarından birisi de kentin kuzeyinde yer alan stadyum. 270 m uzunluk ve 30.000 izleyici alabilecek kapasiteye sahip. Elips plan şeklinde yapılışı, tüm seyircilerin etkinlikleri rahat izlediğinin göstergesi.

    Adeta tarih fışkıran bu topraklarda dolaşırken adım attığım her yerde yüzlerce denilebilecek sayıda üzerinde süslemeler ve kabartmalarla dolu sütunlara, kaya parçalarına rastlıyorum. Bir gün ait oldukları yerlere konulmayı bekliyorlar sanki. Ören yeri öylesine zengin ve geniş ki, kim bilir belki de on yıllarca sürecek kazılar sonucunda daha gün yüzüne çıkacak nice eserler olacak. Zira bu kadar eserin kapalı alanlara sığdırılması imkânsız. Bu nedenledir ki nadir görülebilecek eserlerin bir kısmı da müzede sergileniyor.

    Afrodisias Müzesi, kazılarda ortaya çıkarılan eserlerin sergilendiği ve ören yeri ile iç içe olan ender müzelerden biri. Müzede, ören yerinde kazılarda çıkan Roma, Bizans ve Erken İslami devir eserleri sergileniyor. Müze, heykeltıraşlık eserleri yönünden de oldukça zengin. Bu yönüyle önemli bir arkeoloji müzesi. Baba Dağı yamaçlarından çıkartılan beyaz, mavi-gri mermerlerden  Afrodisias’lı heykeltıraşların yaptığı eserler, müzede oluşturulan farklı salonlarda sergileniyor. Müzenin dışında; iç bahçesinde ve avlusunda da kentte çıkan birbirinden güzel kabartmalara sahip lahitler görenleri şaşırtacak ve hayranlık uyandıracak nitelikte.

    Afrodisias Müze Müdürlüğü hizmet binasına ek olarak Geyre Vakfı tarafından yaptırılan ve Sebasteion eserlerinin sergilendiği Sevgi Gönül Salonu’nda; dört nala koşar vaziyette yapılmış at heykeli dâhil nadide heykeltıraşlık eserleri, ilgi çekici mitolojik hikâyeleriyle sanatseverlerin mutlaka görmeleri gerekenler arasında yer alıyor.

    2004 yılında uzmanlardan oluşan jüri tarafından ‘En İyi On Antik Kent’ listesinde yer alan Afrodisias Ören Yeri, UNESCO’nun 2017 yılında Dünya Miras Listesi’ne de kaydedilmiştir.

    Ara Güler’in Yapı Kredi Bankası Yayınlarından çıkan ve bu antik kentle ilgili fotoğraflarının yer aldığı Aphrodisias Çığlığı adlı kitabının önsözünün son satırları şöyle biter; “Bugün Hipodroma gider ve güneş batarken orada bulunursanız, bu taşların üzerine bir garip akşam güneşinin düştüğünü görürsünüz. Işık giderek sararır, koyulaşır; geçmişe düşen bu ışık sizi düşündürür, belki de geçmişten size haber verir.”

    Evet Üstat, bugün bu toprakların her bir karesinde sizin hatıralarınızın izlerini aradım. Bir garip akşam güneşi düşer mi diye bekledim durdum. Bugün bu topraklar bir garip akşam güneşini beklemenin hazzını değil sizin gidişinizin hüznünü yaşıyordu adeta. Ayrılmadan önce son bir kez durdum, uçsuz bucaksız antik kente şöyle bir baktım. Havada hafif bir rüzgar eserken, rüzgarla birlikte gelen bir ses dolaşıp duruyordu kalıntılar arasında. Bu ses,  60 yıl öncesinin “çığlığı” değil, bu defa gidişinizin ardından ‘hıçkırıklarıydı’…

    (1)  (Emre ŞAHİNOĞLU, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı, APHRODISIAS KENTİ TETRAPYLON CADDESİ KAZISINDA BULUNAN ORTA BİZANS DÖNEMİ SERAMİKLERİ, Ağustos 2021 DENİZLİ )