Etiket: kitap

  • Doyum

    Yazan : Özcan Atar

    Doyuma ulaştığım çok şey var hayatımda. Bir zamanlar hayal bile edemeyeceğim şeylere ulaşmış olmak beni mutlu etmeli aslında. Demek mutluluğun da sonu yok. Hangi isteklerimize ulaşırsak ulaşalım ulaşılacak olanlar listesinde azalma olmuyor aksine liste uzuyor.

            Bir zamanlar bilgisayar internet kullanmayı bırakın o kavramlar bile yoktu beynimizde. Hatta lisede bir arkadaşım bilgisayar kursuna başladım dediği zaman biz bunu matematik bilgisinin iyi olmasına yorumlamış onu yüceltmiştik çünkü  bilgisayar kullanmanın matematik bilgisiyle ilgili olabileceğini tasavvur ediyorduk. Ben de lise bitip  nihayet kurslar yaygınlaşınca bilgisayar kursuna gittim. O zamanlar windows yoktu sadece emesdos işletim sisteminde birşeyler yazıyorduk kör topal. 1-2 megabaytlık disket sürücü vermişti kurs hocası bize o disketlerin bilgisayarın neresine sokulacağını bilemedik önce. Disketlere hayran kalmıştım ben. Çünkü içerisine binlerce sayfalık kitaplar kopyalayabiliyorduk. Ne heyecen vericiydi o günlerde. Kitaplar cepte gezecekti. Ama bilgisayar yoktu ki hiçbir yerde cepte gezse ne olur disketler. Evde yok bilgisayar, internet kafeler zaten yok. Disketler de kullanışlı olsa neyse cebinde taşırken bir kaç saat içinde disket bozuluyordu. Artık onu çöpe atıyorduk. Sonra disketlere biraz daha fazla bir şeyler yükleyebilmek için parça parça sıkıştırma programları kullanıyorduk çileydi yani. Şimdi artık bilgisayar doyumuna ulaştım.

             Dizüstü bilgisayar düşünmek bir hayaldi. Piyasaya sürüldüğünde ise almak mümkün değildi. Milyarlarca lira nasıl alırsın. Sadece yutkunurduk. Zaman geldi evde bir değil üç dizüstü bilgisayarımız oldu. Hala şükretmez miyim? Hele bugün İnternet var ki ona ulaşmak bile başlıbaşına şükür gerektirir. Istediğin bilgiye istediğin zaman ulaşabiliyorsun. Evden hiç çıkmadan alışveriş yapıyor elektrik su faturalarını ödeyebiliyor yemek bile sipariş edebiliyorsun hatta internet üzerinden kazanç sağlıyorsun. Hala şükretmez miyim.? Cep telefonları var ki onlarla istediğin yerde fotoğraf çekebiliyor istediğin kişi ile görüntülü konuşabiliyorsun. Bir zamanlar bir fotoğraf makinası ki o da dijital değil alabilmek için babamıza yalvarıyorduk. Şimdi o kadar ucuz ki alan satan yok. Doyuma ulaşmak buna derler. Hala az şükrediyorum.

                        Hele yediklerimiz içtiklerimiz. Her şeyden bol ve biz bol bol tüketiyoruz. Hala şükretmez miyiz? Kitaplar alabiliyorum önceleri bu kadar çok kitap mağazaları giyim mağazalar alışveriş mağazaları yoktu.şimdi kitaplar ucuz elbiseler ucuz. bol bol yazıp okuyabiliyorum. Bunlarda da doyuma ulaştığımı söyleyebilirim ama hala şikayetler devam etmede. Bu kadar doyumdan sonra yönelip Allaha hamdetmek lazım. Biraz da dürüst şükreden insan olmak lazım. 

    Not: Bu yazı yazıldığında (2013) her şey ucuzdu. Şimdi bir haller oldu.

  • Kokular Kitabı

    Kokular Kitabı

    Kokular Kitabı

    Kokular Kitabı Vedat Ozan’ın 4 ciltlik kitabı. Kitapta kokular 4  farklı yönüyle ele alınmış:  Koku-Parfüm, Koku-Lezzet, Koku-Kültür, Koku-Genel. 
    parfüm

    Kitap ile ilgili bilgi ön söz yazısında yazarı tarafından detaylıca  verilmiş. Yazar bilimsel konuları  hafifleterek akıcı ve samimi bir üslup  kullanmış.Yer yer  konulardan uzaklaşılmışsa da bu okuyucuyu sıkmayacak şekilde ustaca kapatılmış. 

    Öncelikle KOKU konusu Türkiye için çok orijinal bir konu. Bu anlamda kütüphanelerimizde bulunması gereken kitaplar. Kitaplarda tarih kültür koku bilgi her şey var. O kadar sürükleyici bir anlatım ki insan kitabı okumaktan kendini kesinlikle alamıyor. Bambaşka ufuklar…Vedat Ozan  iyi ki varsınız diyorum. Kitabın kaynakçası da bir hayli zengin yazar bu konuya çok önem veriyor. Kitaplar ciltli fakat kağıt kalitesi iyi olabilirdi.

    Yazarının en  büyük arzusu milletimizin araştırmacı bir ruha sahip olması. Düşünen ve araştıran milletler medeni milletlerdir. Koku bir medeniyet belirtisidir. Benim koku denilince çocukluğumdan beri aklımda kalan naftalin, kekik, tarçın  kokusudur. Köy evlerimizde misafirlere yatak serildiğinde naftalin kokusu yayılırdı etrafa. Çocukluğumdan kalan kokulardan biri de kesinlikle kekiktir. Duvar aralarına sıkıştırılmış otlar arasında kekik de varmış demek ki aklıma iyice kazınmış kokusu. Doğal kokuları bahsetmiyorum bile. Taze ot çam kokularını… Çocukluğum dağ köylerinde geçtiğinden ben bu kokuları hiç unutmam deniz kenarında büyüyenler kim bilir nasıl kokular hatırlıyorlardır. Ben bir de tarçın kokusu ve ıhlamur kokusuna da mest oluyordum. Dedelerimle kahvehaneye gittiğimde tarçın veya ıhlamur getirirdi kahveci. O kokuyu  asla unutamam.

                                                                Yazan : Özcan ATAR