Etiket: nitelikli okur

  • Okur, Yazar ve Toplum: Nitelikli Okurun İzinde

    Yazan: Özcan ATAR

    Sadık Yalsızuçanlar; “Okur için bir üstadın yolundan gitmek gerek,” diyor. O; Bediüzzaman, İbn-i Arabi ve Konevi’yi okumanın gerekliliğini savunurken Ayfer Tunç ise: “Her şeyi okumam, genellikle yeni çıkan kitapları okuyorum,” diyor. Her ikisi de neleri okumanın gerekli olduğu konusunda ayrılsalar da “nitelikli okurun” olmadığı noktasında hemfikirler.

    Az Ama Derin: Nitelikli Okur Var mı?

    Ben, nitelikli okurun var olduğuna inanıyorum. Belki sayıları beklenenden daha az olabilir; ancak bugün dünyayı daha iyi kavrayabilen insan sayısının önceki yıllardan daha fazla olduğuna inanıyorum. Fakat bir okur olarak hatamız, belki de yazarlarla iletişim kurmamaktır. Çünkü pek çoğumuz yazarlarla iletişim noktasında sıfırız.

    Kütüphanemde başucu kitabı gibi sakladığım bir eser var. Ne zaman o kitabın kapağını açsam, “Yazara bir teşekkür etmem gerek,” derim ama nerede… Bir türlü yapamam bunu.

    Okulumuzda 10 yıldır aktif yönetici olarak çalışmaktayım ve bu süreçte 10 yazarımızı okula davet ettik onları öğrencilerimizle buluşturduk. Benim zamanımda okula yazar getirmek gibi bir aktivite şöyle dursun bunun düşüncesi bile yoktu. Bazı organizasyonlar konuşmacı olarak yazarı çağırılardı da o konferansa gidebilmek için fırsatlar yaratmaya çaba gösterirdik. İnternetin sosyal medyanın olmadığı zamanlarda o yazarı görebilmek bizim için en büyük mutluluktu. Şimdi artık birçok dijital platformda yazarlarımızı saatlerce dinleyebiliyoruz. Ancak eski zamanlardaki imkânsızlıklarda erişebildiğimiz bir yazarın konuşmasının bizim zihnimizde bıraktığı haz bambaşkaydı.

    Vitrinler Zengin, Kafalar Karışık

    Artık kaliteli yazarlar çoğaldı. Her türden kitaplar süslüyor vitrinleri. O kitapların hem baskılarına hem de içeriklerine hayranlıkla bakıyorsunuz. Televizyonu kütüphaneden önce evine sokan bir millet olarak, bu kadar kitaba ulaşmak doğrusu sevinilecek bir durum. Karşılaştırmayı her zaman Japonya ile veya Avrupa ile yapmak zorunda da değiliz. Kafaları dinç olmayan insanlardan durmadan piyasaya sürülen kitapları okumaları beklenemez.

    Bir defa gençlerimiz durmadan test çözüyor. Testleri bitse, ekonomik bağımsızlıkları için yıllarını harcamaları gerekiyor. Sanayici, çiftçi ve esnafımız da gençlerden kalır yanları yok; onlar da maddi darboğazı bir türlü geçemiyorlar.

    Tarihsel ve Toplumsal Dönüşümün İzleri

    Ülkemizin konumu insanların davranışlarına yansıyor elbet. Ülkemiz insanı devamlı bir hareket halinde olmak zorunda kalıyor: Göçler, yoğun çalışma temposu, ticaret ve siyasi gerginlikler…

    Kurtuluş Savaşı’ndan sonra meydana gelen rejim değişikliği, insan davranışlarında ve düşüncelerinde köklü değişikliklere sebep oldu. Almanya da savaştan çıktı, Japonya da; ancak onlar sadece fiziksel bir savaştan çıktılar. Biz ise hem fiziksel hem ruhsal bir değişim yaşadık. Onun için toplumun kendine gelmesi çok uzun bir zaman aldı. Hala kendimizde değiliz. Hem alfabe hem dil değişimini o kadar hızlı yaptık ki bu hızın sonucu tabii ki aksaklıklara da sebep olacaktı. Bugün az okumamızın nedenlerinden biri de budur.

    Teknoloji ve Okuma Bilinci

    Türkiye internete çok çabuk ayak uydurdu, kullanımda dünyada ilk beş sırada yer alıyor. Haliyle insanlar okumak yerine eğlenmeyi yeğliyor. Okumaya giderken insanı okumaktan alıkoyan çok fazla oyalayıcı var. Toplum henüz okuma bilincine ermeden teknoloji bilincine erince, okumak tabii olarak sona kaldı.

    Biz okuyandan değil, okuyucu niteliğinden bahsediyoruz. Yukarıda özgün ve başarılı yazarların çoğaldığından bahsetmiştim. Başarılı yazarların yetişebiliyor olmasının doğal sonucu, nitelikli okurların da ortaya çıkmasıdır. Oran azdır ama ivme aşağıya doğru değil, yukarıya doğrudur. Hem Doğu hem Batı kültürüyle beslenen Anadolu’nun yazar zenginliği aşikâr olmakla beraber, Türk yazarlarının dünyaca tanınmaması bir noksanlıktır. Nasıl Türk yazarları tanınmıyorsa, ben Türk okurunun da yeterince tanındığı kanaatinde değilim.

    Değişim Nereden Başlamalı?

    Bir toplumun değişmesi, “değiştiricilerin” kalitesiyle doğru orantılıdır. Yukarılardan birilerinin “değişim” adlı düğmeye basması gerekmektedir. Yoksa millet kendi kendine düşünsün, okumanın iyi olduğunu keşfetsin de çok okuyan ve yazan insanlar türesin diye bekliyorsak boşa nefes harcıyoruz demektir. Aksi halde bizim yaptığımız; bazı dergi ve kitaplarda entelektüel sohbetler ve yazılar olmaktan öteye geçmeyecektir.