Yazan: Özcan ATAR
Üniversite yıllarımda sosyoloji dersinde hocamız “değişim” üzerinde konuşuyordu. Değişimi hemen her yönüyle ele aldı. O, dersi anlatırken aklıma bir anda peygamberler geldi. “Hocam! Toplumları hatta dünyayı değişime sürükleyen aslında peygamberler değil midir ? ” dedim. Bir an durdu hocamız. Belli ki onca batılı adamdan ve onların sözlerini okumaktan peygamberlerin değişimin asıl itenekleri olduğunu düşünmemişti. Çünkü peygamber gibi yitik kelimelerimizle ders işlenmiyor artık. Biraz durdu ve “evet” dedi “toplumları peygamberler değiştirdi”
Artık hikmeti biz yitirdik. İçtenlik bizden uzak. Potansiyel halindeki gençliğe Batının normlarını dayatmak yerine, Türk’ün ve Doğu’nun içtenliğini akılla birleştiren bilimini aktarabilseydik pekala ilim dağının zirvelerinde özgürlüğü doyasıya içimize çekerdik.
Modern zamanın insanındaki ruhsal gerilim Sadık Yalsız Uçanlar’ın “Korku ve Ümid ve Aşk” kitabında çok güzel işlenmiş. Hakikaten kent insanının dinlenmesi, uyuması, çokluk içindeki yalnızlığı, zamanı değerlendirişi, koşmaları-koşuşturmaları,metal elektrik gibi insanı boğan,sıkan ucubelerin içinde insanı feraha kavuşturacak olanlar nedir?çözümler vs. her şey bu kitapta anlatılmış.
İnziva, duyarlılık,şiir,hikmet,aşk,korku,kalp,asla rücu gibi kelimelerin kapılarını açıp onların içine dalıp alemlerinde dolaşmak bizler için ne kadar gerekli.
Gerçekten “yalnızlık”ın bereketlendiği ortam “inzivadır”. Doğunun dünyasında yalnızlık insanı intihara götürmez. Yalnızlık insanı “hakikate” götürür. Çünkü inzivada “hikmet” vardır. Yalnızlıkta ise sadece felsefi oyalanmalar vardır. Biri insanı gül bahçesine,diğeri zahmet çölüne götürür.


