Kategori: Film/Dizi Yorumlarım

  • Rashômon Film

    Rashômon Film

    Fragman İzle : Trailers/Movie Reviews

    Film Adı : Rashômon

    Vizyon tarihi: 1950

    Süre :  1s 28dk  

    Tür: Dedektif, Dram, Gerilim

    Senarist : Akira Kurosawa, Shinobu Hashimoto

    Oyuncular: Toshirô Mifune, Masayuki Mori , Machiko Kyô

    (daha…)
  • ŞÜPHE (DOUBTH)

    ŞÜPHE (DOUBTH)

    Yorum : Özcan ATAR

    Tür: Dram

    Yapım Yılı: 2009

    Yapım Yeri: ABD

    Şüphe

    Film bir tiyatro eserinden sinemaya uyarlanmış. Hıristiyanlığın eleştirisi. Rahipler rahibeler sinemanın konusu olmuştur ve olmaya devam edecektir.

    devamını oku
  • Lykke-Per (Şanslı Per)

    Gösterime giriş tarihi: 30 Ağustos 2018 (Danimarka)

    Aldığı ödüller: Robert Award for Best Actress in a Leading Role

    Bu film kült film olabilecek  bir film. Görüntüler filmin akışı kıyafetler her şey muhteşem. Danimarka’nın tarihinde din ve aklın çatışmasını harika yansıtmış olan bir film. Hıristiyanlığın eleştirisi mi aklın eleştirisi mi doğrusu seyirciye kalmış gibi. Film 2 saatten uzun. Ancak film o kadar akıcı ki iki saatin ne zaman geçtiğini anlamıyorsunuz.

    (daha…)
  • Immaculate

    Immaculate

    Yönetmen : Michael Mohan

    OYUNCULAR :

    Sydney Bernice Sweeney (Cecilia)

    Álvaro Antonio García Pérez (Father Sal Tedeschi)

    Giorgio Colangeli (Cardinal Franco Merola)

    Eskiden bizler bayramlarda yılbaşında birbirimize karpostallar gönderirdik. O karpostalları seçmek apayrı bir mutluluktu. Rengarenk karpostallar bazıları pırıl pırıl simli bazıları mat ama muhteşem manzaralı idi. Bu film de aynen pitoresklik bir film. Hemen her sahnesi karpostallık. Film Hıristiyanlığı eleştiriyor. Bir rahip,  İsa gibi yeni bir muştucunun peşinde. İsayı tekrar doğuracak Meryemler aranıyor. Bu yolda çok genç kız feda ediliyor. Bir Meryem…Her dinin mutlaka sapkın yönleri de ortaya çıkar. İnsanoğlu inancı ile diğer canlılardan ayrılıyor fakat inancında aşırılığa gittiğinde işte bambaşka sonuçlar çıkıyor.

    Hıristiyanlık ile ilgili filmlerde mümkün olduğunca estetik aranır. Eski yıllarda da bu tip filmler vardı fakat tabi film görselliği oldukça kalitesizdi. Yarı karanlık korku Hristiyan filmleri çokça vardı. Bir hafta içinde Hristiyanlığı işleyen üç film izledim.  Sarhoş olup evini ailesini ihmal eden bir kişinin hidayete ererek doğru yolu bulması bu film 1980’lerde çekilmiş, Anthony Hopkins’in başrolünde oynadığı Mary adlı film (bu filmi yorumlayacağım). Özünde Hristiyanlık konulu filmlerin bazıları korku temasını işlemiyor sevgi ve yanlışlardan uzaklaşma daha işleniyor. Özünde bu filmler de insanların kendilerini sorgulamaya zorluyor.

    Filmin ana karakteri   Cecilia (Sydney Bernice Sweeney) iyi oyunculuk çıkarıyor. Fakat film bana göre oyunculuklardan daha fazla görsele odaklanmış gibi. Konular ilerlerken karakterler sanki kıyıdan köşeden aniden çıkıp hemen çekilivermişler gibiydi. Hani nasıl desem mutmain olmak vardır ya işte ben Cecilia’da Rahip Tedeschi  ve Cardinal’de bunu göremedim. Film sona doğru daha yoğun duygular olması gerekirken Rahibe’nin acayip kaçış planları ile fazlaca oyalandık diye düşünüyorum. Elbette bu filmin başarısına gölge etmez. Bu filmi eleştirmek için kendi İslam konulu filmlerimizin olması gerek ama  bizde nerde böyle muhteşem İslam filmleri. Bizdekiler Hz. Ömer gibi  Rabia gibi  garabet filmler var (90 lı yıllarda okul müdürümüz bizi Hz. Ömer filmini seyretmemiz için sinemaya götürmüştü o yaşta Hz. Ömer karakterini görünce bu ne böyle ! dediğimi hatırlıyorum. )

    Bu tarz film sevenler için seyredilmeye değer.

  • Once Upon a Time in the West

    Once Upon a Time in the West

    Yorumlayan: Özcan ATAR

    1968 Yılında çekilen bir film bu kadar mı etkileyici olur. Evet, Sergio Leone olursa olur. Film konusu itibariyle elbette insanı şaşırtmıyor. Belki durağan filmi sevmeyen izleyiciler bu ne yavaşlık da diyebilirler. Ancak hemen her karesi görsel şölen, hemen her karesi işitsel şölen olan bu film kesinlikle Film Klasiklerinin içinde olmayı hak ediyor.

    Filmi izlerken adeta o tarihin içinde kendinizi buluyorsunuz. Oyunculuklar o kadar iyi ki! Charles Bronson ( Armonika), Henry Fonda( Frank), Claudia Cardinale (Jill McBain), Jason Robarts (Cheyenne)…

    Bu oyuncular gerçekten işlerini mükemmel yapıyorlar. Oyunculukları çok iyi. Özellikle Charles Bronson’u izlemek benim için ayrı bir zevk. Filmin en öne çıkan özelliği : Sessizlik ve gündelik koşuşturmalarımızda farkına varmadığımız seslerin çarpıcı bir şekilde seyirciye işittirilmesi. Bir kapı gıcırtısı, rüzgardan bir açılıp kapanan ahşap pencere kanatlarının çarpma sesi vs. Western filmlerinde bu özellik zaten kullanılıyordu fakat bu filmde daha da belirgin hale getirilmiş.

    Film yavaş ilerliyormuş gibi görünse de  insanı meraklandıran bir akış da var. Acaba Armonika ile Frank karşılaşınca ne olacak. Her iki karakter de özel.

    Filmin 2:23. Dakikasında Armonika kameranın sağ köşesinden belirirken Frank yavaşça ve korkusuzca düello alanına ilerliyor iki gizemli insan elbette  kötüler cezalarını  çekiyor. Aslında evler gri, yer gök gri, her taraf toz toprak kirli , her yer kurak ve çöl, insanların hayatları çöl, özellikle erkekler zır cahil ve kaba onların ruhları da çöl. Belki o çölde tek vaha kadınlar. Bu filmlerde ilginçtir KADINLAR akıllı tutarlı ve vicdanlı. Tabii ki çocuklar ve yaşlılar. Yaşlı çocuk ve kadın öldürmemeye çalışıyorlar. İlginçtir daha 100 yıl önce böyle yaşayan Amerika dünyanın en ileri ülkesi oluverdi.

    http://NEW YORK, NY – CIRCA 1979: Jane Fonda with father Henry Fonda circa 1979 in New York City. (Photo by Sonia Moskowitz/IMAGES/Getty Images)

    Filmde benim dikkatimi çeken  Charles Bronson’un bakış ve davranışı Cüneyt Arkın’a, Claudia’nın bakışları ise Hülya KOÇYİĞT’e benziyor. Belki bana öyle gelmiştir. İzlenmesi gereken bir film.