Yazan : Özcan ATAR
Dünya gerçekten ağırdır. Mutluluktan uçurduğunda bile size ağır gelir. Belki bir saat belki beş gün sonra hüznün girdaplarında gezinmeye başlarsınız. Ya da dünya olanca ağırlığı ile üstünüze çöktümüştür. İnsanlar üzmüştür seni, fakirlik ağlatmıştır seni, iş yeri sıkmıştır ruhunu. Belki beş dakika belki beş yıl sonra yüzünüzde mutluluk meltemleri esebilir tekrar. İşte dünya böyle oyalar bizi. Milyarlarca insanı oyaladı milyarlarca insanı oyalıyor henüz görevi bitmedi milyarlarca insanı meşgul etmeye devam edecek. Geçmiş unutulabilir gelecekten korkulabilir, belki şuan en mutlu ya da mutsuz sizsinizdir. Ama bu dalgalı, fırtınalı dağdağalı gecede nereye yapışalım da bizi oyalayan bu oyundan kurtulalım. Çok basit. Allahın ipi. İnanmak ve onun ipine sımsıkı sarılmakla esrarensiz karmaşık zor oyundan kolaylıkla kurtulabiliriz. İnanç önemli. İnançsızlık bataklığın yutması gibi insanı yutabilir. Siz yutulurken kimse yardım elini uzatamaz size. Kurtuluş iman ipine sarılmakta.
Tanrı : “ İnançsızların dostu tağutlardır. Tağutlar onları inancın ışığından mahrum bırakıp inançsızlığın karanlıklarına sürükler.”der.
Şayet üniversiteyi niçin kazanamadım diye kahrolmak istemiyorsak, işsizlik korkusuyla tutuşmak istemiyorsak, sevdiğim insan niçin öldü diye sorgulamak istemiyorsak, neden benim de evim malım yok diye dert küpü olmak istemiyorsak, başkan oldum kral oldum diye böbürlenerek gezmek istemiyorsak kariyer kariyer diye diye bağırırken asıl kariyer yapılacak yer için çalışmıyorsak, beni beğensinler diye çatlamak istemiyorsak yapacağımız tek şey var o da Allaha inanmak onun ipine sımsıkı sarılmak.
Dost olarak Allah yeter!

Yorum bırakın